=> Daha kayıt olmadın mı?
burası sitemizin forum bölümü giriş yaptığın için teşekkürler :)
KANKOWW FORUM - EFSANE HİKAYELER
Burdasın: KANKOWW FORUM => FORUM HİKAYELER => EFSANE HİKAYELER |
|
kankoww (şimdiye kadar 218 posta) |
Ermeni Eşkıyasına Türk milletinin tarihi süreç içinde kurduğu en mükemmel devletlerden birisi olan Osmanlı Devleti, tarih sahnesine çıktığı andan itibaren hoşgörünün en mükemmel örneklerini sunmuştur. Yönetimi altına giren milletlere karşı her zaman iyi davranmıştır. İnsan haklarına gerekenden fazla önem vermiştir. Bunların arasında bulunan Ermeni ve Rumlar her zaman ayrıcalıklar elde etmişlerdir. Ne zaman ki Osmanlı Devleti zayıflamaya başladı; bunu hisseden azınlıklar kendilerine her zaman hoşgörüyle mukabele eden Osmanlı Türklerine karşı kin ve nefretle saldırıya geçtiler. Çok uzun bir müddet komşu olarak, birlikte yaşadıkları Ermeni ve Rumların saldırılarına maruz kalan Türkler şaşkınlık içindeydiler. Onlara karşı hiçbir zaman düşmanlık yapmamalarına karşılık çok büyük bir düşmanlık görmelerine anlam veremiyorlardı. Türlere karşı saldırılarını ileriye götüren Ermeni ve Rumlar, bu amaç doğrultusunda çeşitli çapta çeteler vücuda getirdiler. Bu çeteler vasıtasıyla yol keserek ve köylere saldırarak, Türklere zarar veriyorlardı. Can ve mal emniyeti kalmamıştı. Devletin, çeşitli cephelerde düşman devletlerle harp halinde olması içte meydana gelen . eşkıyalığın takibini zorlaştırıyordu. Bu önemli noksanlık, kahraman Türk polisinin müdahalesiyle birlikte kısmen de olsa giderilmeye başlandı. O günlerde Adapazarı ve civarında kurduğu çeteyle eşkıyalık yapan Burbos adındaki hain Ermeni genci Yaşlı kadın-erkek ve çocuk demeden herkese zulüm yapıyordu. Halk, şeririn yaptıklarından fazlasıyla zarar görmeye başlamışa. Vatan topraklarının bir kısmının işgal edilmesinden ve bir kısım vatansızların isyan etmesinden dolayı isyancılarla mücadele edan güvenlik kuvvetleri istilacılara karşı vatan savunmasında olduğundan içerideki bu tür olaylarla ilgilenemiyorlardı. Bu durumdan haberdar olan asi etrafına topladığı bir avuç gözü dönmüş katillerle azdıkça azıyor, her taraftan yakınmalar geliyordu. İşte o an Türk Polisi devreye girdi. Adapazarı Polis kadrosundan Üçüncü Komiser İbrahim Ethem efendi, kıdemli komiser muavini Raşit efendi ile Polis Memurları Hulusi, Reşit Rüştü, Fuat, Osman Nuri ve İbrahim efendiler şakinin peşine takıldılar. Uzun çabalar sonucunda şakiyi saklandığı delikte yakalamaya muvaffak oldular. Burbos, ne ederse, nasıl yaparsa yapsın Türk Polisinden kaçılamayacağını anlamakta gecikmedi ama, artık iş işten geçmişti. Kahramanlardan, Üçüncü Komiser İbrahim Ethem efendi yarım maaş ikramiye ile iftihar madalyası; Kıdemli Komiser Yardımcısı Raşit efendi ise yarım maaş ikramiye ile gümüş liyakat madalyasıyla ödüllendirildi. Polis Memurları ise takdirname ile Ödüllendirildiler. Önceki örneklerinde de olduğu gibi; onlar bu kahramanca davranışları insanlar tarafından takdir edilmek ve madalya almak için yapmamışlardı. Ama, devleti yönetenler, devlet olmanın gereği olarak, onların kahramanca davranışlarını tescil amacıyla kendine yakışanı yaptı ve onları ödüllendirdi. | |||
kankoww (şimdiye kadar 218 posta) |
Kumdan Ev Satılık O GECE KUMDAN ÇOK HOŞ BİR EV YAPTI ŞEH ABDUL KADİR GEYLANİ Hz. ENTERASAN AMA HOŞ BİR RÜYAYDI VE RÜYASINDA BU EVİ İKİ EŞİNDEN BİRİNE SATMASI BUYRULDU ŞEH SABAH UYANDIGINDA İLK GÖZÜNÜN AGRISI HELALİ EŞİNE DEDİ Kİ DÜN GECE RÜYAMDA KUMDAN BİR EV YAPTIM HOŞ OLDU BUNU SATMAM GEREKLİ 55 AKÇE ALIRMISIN ? DEDİ;EŞİ BİRAZ CİDDİYE ALMAZ VAZİYETTE SAGOL ALLAH RAZI OLSUN DEDİ ALMADI.ŞEH BU DEFA BU TEKLİFİ İKİNCİ EŞİNE YAPTI İKİNCİ EŞİ HİÇ DÜŞÜNMEDEN TEKLİFİ KABUL E TTİ VE ŞEH ABDULKADİR GEYLANİ Hz ÇIKARIP 55 AKÇEYİ VERDİ ŞEH SORDUGUNDA İSE SENİ SEVDİĞİM VE KIRMAK İSTEMEDİM İÇİN ALDIM DEDİ AÇIK SÖZLÜLÜKLE. ERTESİ GÜN GECE KUMDAN EVİ SATIN ALMAYAN EŞ ONUN ASLINDA BİR EV OLMADIGINI ŞEHİN CENNETİN EN GÜZEL YERİNDE BİR SARAY YAPTIRDIGINI VE SATTIGINI GÖRDÜ.SABAH UYANDIGINDA İŞ İŞTEN GEÇMİŞTİ O KÖŞK ŞEHE SAYGIDA KUSUR ETMEYEN EŞİNDİ O DÜN 55 AKÇE VERDİ NOT(HOŞ BİR ANEKTOT PAYLAŞMAK İSTEDİM) BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ ADLI ESERDEN YAZAN BUHARİ ŞEH ABDULKADİR GEYLANİ YATALAK ANNESİNİN SON İSTEĞİNİ SORDUGUNDA ANNESİ HACCA GİTMEK İSTEMİŞ AMA KOŞULAR UYGUN OLMADIGI İÇİN SIRTINDA GÖTÜRMÜŞ O KADAR YOLU...!!!! | |||
kankoww (şimdiye kadar 218 posta) |
Ermeni Eşkıyasına Türk milletinin tarihi süreç içinde kurduğu en mükemmel devletlerden birisi olan Osmanlı Devleti, tarih sahnesine çıktığı andan itibaren hoşgörünün en mükemmel örneklerini sunmuştur. Yönetimi altına giren milletlere karşı her zaman iyi davranmıştır. İnsan haklarına gerekenden fazla önem vermiştir. Bunların arasında bulunan Ermeni ve Rumlar her zaman ayrıcalıklar elde etmişlerdir. Ne zaman ki Osmanlı Devleti zayıflamaya başladı; bunu hisseden azınlıklar kendilerine her zaman hoşgörüyle mukabele eden Osmanlı Türklerine karşı kin ve nefretle saldırıya geçtiler. Çok uzun bir müddet komşu olarak, birlikte yaşadıkları Ermeni ve Rumların saldırılarına maruz kalan Türkler şaşkınlık içindeydiler. Onlara karşı hiçbir zaman düşmanlık yapmamalarına karşılık çok büyük bir düşmanlık görmelerine anlam veremiyorlardı. Türlere karşı saldırılarını ileriye götüren Ermeni ve Rumlar, bu amaç doğrultusunda çeşitli çapta çeteler vücuda getirdiler. Bu çeteler vasıtasıyla yol keserek ve köylere saldırarak, Türklere zarar veriyorlardı. Can ve mal emniyeti kalmamıştı. Devletin, çeşitli cephelerde düşman devletlerle harp halinde olması içte meydana gelen . eşkıyalığın takibini zorlaştırıyordu. Bu önemli noksanlık, kahraman Türk polisinin müdahalesiyle birlikte kısmen de olsa giderilmeye başlandı. O günlerde Adapazarı ve civarında kurduğu çeteyle eşkıyalık yapan Burbos adındaki hain Ermeni genci Yaşlı kadın-erkek ve çocuk demeden herkese zulüm yapıyordu. Halk, şeririn yaptıklarından fazlasıyla zarar görmeye başlamışa. Vatan topraklarının bir kısmının işgal edilmesinden ve bir kısım vatansızların isyan etmesinden dolayı isyancılarla mücadele edan güvenlik kuvvetleri istilacılara karşı vatan savunmasında olduğundan içerideki bu tür olaylarla ilgilenemiyorlardı. Bu durumdan haberdar olan asi etrafına topladığı bir avuç gözü dönmüş katillerle azdıkça azıyor, her taraftan yakınmalar geliyordu. İşte o an Türk Polisi devreye girdi. Adapazarı Polis kadrosundan Üçüncü Komiser İbrahim Ethem efendi, kıdemli komiser muavini Raşit efendi ile Polis Memurları Hulusi, Reşit Rüştü, Fuat, Osman Nuri ve İbrahim efendiler şakinin peşine takıldılar. Uzun çabalar sonucunda şakiyi saklandığı delikte yakalamaya muvaffak oldular. Burbos, ne ederse, nasıl yaparsa yapsın Türk Polisinden kaçılamayacağını anlamakta gecikmedi ama, artık iş işten geçmişti. Kahramanlardan, Üçüncü Komiser İbrahim Ethem efendi yarım maaş ikramiye ile iftihar madalyası; Kıdemli Komiser Yardımcısı Raşit efendi ise yarım maaş ikramiye ile gümüş liyakat madalyasıyla ödüllendirildi. Polis Memurları ise takdirname ile Ödüllendirildiler. Önceki örneklerinde de olduğu gibi; onlar bu kahramanca davranışları insanlar tarafından takdir edilmek ve madalya almak için yapmamışlardı. Ama, devleti yönetenler, devlet olmanın gereği olarak, onların kahramanca davranışlarını tescil amacıyla kendine yakışanı yaptı ve onları ödüllendirdi. | |||
kankoww (şimdiye kadar 218 posta) |
Herşey Bir Hayır Vardır Bir zamanlar Afrikadaki bir ulkede hukum sure bir kral vardi. Kral, daha cocuklugundan itibaren arkadas oldugu, birlikte buyudugu bir dostunu hic yanindan ayirmazdi. Nereye gitse onu da beraberinde gotururdu. Kralin bu arkadasinin ise degisik bir huyu vardi. Ister kendi basina gelsin ister baskasinin, ister iyi olsun ister kotu, her olay karsisinda hep ayni seyi soylerdi: "Bunda da bir hayir var!" Bir gun kralla arkadasi birlikte ava ciktilar. Kralin arkada si tufekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ates ediyordu. Arkadasi muhtemelen tufeklerden birini doldururken bir yanlislik yapti ve kral ates ederken tufegi geriye dogru patladi ve kralin bas parmagi koptu. Durumu goren arkadasi her zamanki sozunu soyledi:"Bunda da bir hayir var!" Kral aci ve ofkeyle bagirdi: "Bunda hayir filan yok! Gormuyor musun, parmagim koptu?" Ve sonra da kizginligi gecmedigi icin arkadasini zindana attirdi. Bir yil kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yasadigi ve aslinda uzak durmasi gereken bir bolgede birkac adamiy birlikte avlaniyordu. Yamyamlar onlari ele gecirdiler ve koylerine goturduler. Ellerini,ayaklari bagladilar ve koyun meydanina odun yigdilar. Sonra da odunlarin ortasina diktikleri direklere bagladilar. Tam odunlari tutusturmaya geliyorlardi ki, krali basparmaginin olmadigini farkettiler. Bu kabile, batil inanclari nedeniyle uzuvlarindan biri eksik olan insanlari yemiyordu. Boyle bir insan yedikler takdirde baslarina kotu olaylar gelecegine inaniyorlardi. Bu korkuyla, krali cozduler ve saliverdiler. Diger adamlari ise pisirip yediler. Sarayina dondugunde, kurtulusunun kopuk parmagi sayesinde gerceklestigini anlayan kral, onca yillik arkadasina reva gordugu muameleden dolayi pisman oldu. Hemen zindana kostu ve zindandan cikardigi arkadasina basindan gecenleri bir bir anlatti. "Hakliymissin!"dedi. "Parmagiminkopmasinda gercekten de bir hayir varmis. Iste bu yuzden, seni bu kadar uzun sure zindanda tuttugum icin ozur diliyorum. Yaptigim cok haksiz ve kotu birseydi." "Hayir" diye karsilik verdi arkadasi. "Bunda da bir hayir var." "Ne diyorsun Allah askina?" diye hayretle bagirdi kral. "En yakin arkadasimi bir yil boyunca zindanda tutmanin neresinde hayir olabilir." "Dusunsene, ben zindanda olmasaydim, seninle birlikte avda olurdum, degilmi?" | |||
kankoww (şimdiye kadar 218 posta) |
Ryastryous 1 İlk önce sunu söylemem lazım ben korkunç seyler düsündüm... insallah dünyamızda böyle seyler yasanmaz... gercekten ürkütücü bir hikaye... pek iyi de bitmiyor hikaye veya senaryonun sonu neyse yavas yavas biraz daha detaya girelim... ryastryous nedir diye sorarsanız bir uzay gemisinin ismi. devasa boyutta ve ürkütücü hikayeye baslamadan önce bazı önemli . karakterleride tanıtmak iyi olacaktır... ryastryous:büyük ana gemi (düşman gemisi)(ya ni 2 karakter var) ayrıca baş kötü karakter fiziksel görünüsü bir insan boyuna yakın pelerinli pelerini radrasyon saçıyor. ayrıca gözü kırmızı baktığı yeri yakıyor.kısacası kör etme yeteniğine sahip bilim adamı david :kendisi uzay konusunda bilgisi olan ve bazı saplantıları olan bir insan fiziksel görünüsü:genç 30 yaslarında nasa başkanı antony:david le iyi anlasan otoriter sahibi bir insan fiziksel görünüsü:60 yaslarında tombul bir insan baş cavuş mike:dört dörtlük bir komutan fiziksek görünüsü:hafif tombul general dedo:ryastryousun yardımcısı pipe:bilim merkezinde çalışıyor... fiziksel görünüsü:zayıf 25 yaşlarında rambo jack:aslında bir deli kendini bir asker zannediyor ...bas çavuş mike tarafından bilim merkezine getiriliyor. fizikel görünüsü :35 yaslarnda hafif tombul lucas:geleceği görme yeteniğine sahip oda bir deli hanry:bir subay çok iyi bir savascı bir karısı birde çocuğu var suzy:hanry nin esi phlip:hanrynin oğlu aklıma gelen simdiik önemli karakterler bunlar... ama asıl önemli 2 karakter var david ile ryastryous.... ryastryous hem geminin ismi hemde geminin sahibi olan baskötü karakterin ismi bir de çok önemli umuttuğum bir karakter var... albert:çok önemli bir komutan eskiden birlesmiş milletler baskanlığını yapmış biri karakteri:verdiği kararlar veya emirler basına hep dert açan biri.. yani felakete sürükleyen bir karakter diyebiliriz... 1.BÖLÜM MESAJ efendim üzerimize uzay tankları geliyor (diyen halk ve askerler) david:savaşmaya devam...son gücümüzle bu sırada david yaralanıyor... david:kaçın geriye kaçın geriye canınızı kurtarın ancak düsman çok güçlü sanki bir katliam yasanıyor... uzay tankları küçük uzay gemileri bizleri avlıyor.. ama hem geriye kaçarak hemde savaşarak umudumuzu yitirmeden savasa devam ediyorduk... bu arada büyük gemi ryastryous yer yüzünü çıkarttığı sesle sarsıyor.. sanki deprem yasanıyordu... sıkışmıştık kacacak yer kalmamıştı... david topallıya topallıya kosuyor ve sanki kendi sonuna doğru kosuyordu... ilerde 50-60 kişilik toplanmıs bir halkı gördü... david:beyler belki sizler son ümitsiniz olabildiğince en geri safha gidiniz.. kimse bulamasın nehri geçin olabildiğnce uzağa gidin... halktan bir kaç kimse:efendim siz yaralanmışsınız david:beni düşünmeyin siz benim dediğimi yapın ve o grup son sürat uzaklastı... david de hal kalmamıştı artık perisan haldeydi her tarafta insan cesetleri vardı... david kendini hiç iyi hissetmiyordu ve bazı seyler hissetmeye başladı... giderek ona doğru bir kötülük yaklasıyordu... bu ryastryous (gemi değil) ryastryous davide çok yaklasmıştı.. david birden bir ağaç dalına takıldı ve yere düştü.. ryastryous onu yerde gördü ve pelerini açtı pelerini birden beyaz bir ışık radrasyon dalgalarını vermeye başladı david bakamıyordu... david haraketsiz kalmıştı ve can çekişiyordu. ve ölmek üzereydi... ryastryous pelerinden radrasyon saçmaya devam ediyor ve şunu söylüyordu ryastryous:insan nesli yok edilecek.... soyunuz tükenecek... birden kendisinin sarsıldığını hissetti... ama ryastryous yapmıyordu... birden gaipten sesler duymaya başladı pipe:kalk kalk yine garip garip rüyalar görüyorsun... david kendine gelememişti... davidh be rüyaymış.. dünyayı işgal ediyorlar hertarafı yakıp yıkıyorlar biz ise hiç bir sey yapamıyoduk... pipe:tamam david geçti... tamam böyle saplantıların var kabul ediyom ama birazda kendini işe versen bak dünyamıza hızlıca yaklasan bir nesne var... büyük ihtimalle bir meteor... david birden söze girdi david:hiç zannetmiyorum insallah yanılıyorumdur... pipe:uzayın keyfini çıkar bak dünyadan ne kadar uzaktayız.... *bu arada sizi bilgi vermek zorundayım.. pipe ile david düyaya yaklasan bir nesne için bir uzay filosu ile uzaya gönderilmişlerdir... pipe:bak david artık kesinlesti bu bir meteor. hemde kesinlikle son bulgular böyle... ama david hiçde öyle düsünmüyordu pipe:son bulunan bulgular bunun meteor olduğunu gösteriyor david son çıkan analizleri inceledi pek tatmin olmadan pipe`a david:galiba haklısın pipe:kesinlikle bu bir meteor artık yeryüzüne dönebiliriz... david:peki insallah yanılmıyorsundur... pipe ile david bu ortak kararı aldıktan sonra yeryüzüne dönmeye karar verdiler... ve 12 saat sonra yeryüzüne vardılar... ve nasa merkezine geldiler... antony:hoş geldiniz. bakın haklıydım iste tehlikeli bir durum yok senin tahmin ettiğin gibi bu bir ufo değil sadece bir meteor bir füzeyle yok ederiz david:son bulgular da bunun meteor olduğunu gösteriyo antony:boşana kaygılandık ve uzaya araştırma filosu gönderdik... tehlikeli bir durum arzetmiyor dünya... david yorgunluktan o gece erken yattı. ve yine garip garip rüyalar görmeye başladı.... yine rüyasında ryastryousu görüyordu hemde daha korkunc bir sekilde ceset,ceset,ceset yarım saat sonra uyandı... kendini hiç iyi hissetmiyordu... kötü bir hisse kapılmıştı... yeniden bu konuyu arastırmak istiyordu... tedirgin ve titriyordu... karar vermişti... artık tek basına hareket edecekti... gönderilen uzay filosundaki tetkikleri ve analizleri derinlemesine inceledi... uzay teleskobu ile uzun süre vakit geçirdi... kesin emindi bu bir meteor değildi... david galiba bunun ne olduğunu biliyordu... evet david korkunçgerçeği öğrenmişti... hemen paylaşması gerekiyordu.... pipe ı evine çağırdı. pipe:david ne oldu... david:yanılmışız bu bir meteor değil... pipe:yanılıyorsun davis david:inan bana bu bir göktası değil keskeöyle olsa dünya ya alarm vermek zorundayız... ve bunu herkes bunu bilmeli... pipe:hayır yanılıyorsun david birden pipe ın cep telefonu çaldı... arayan antony idi... pipe:hayırdır antony antony:msj bırakmısın davidlere gidiyom ne miş meraklandım.... pipe:valla . david bunun bir gök tası olmadığını söylüyor hatta dünyaya alarm verilmesi falan filan antony sert bir sesle antony:hım meteor değilmiş kendisi ne anlar cebi derhal davide ver... davşd yine neyle uğrasıyorsun araştırmayı keseceksin boş işlerle uğrasıyorsun...bu bir göktası bitmiştir... david:eminim bu dünyaya yaklasan büyük bir nesne antony:yeter duymuyacam artık bir . sey... ve antony telefonu sertce kapattı.. david hiç uyumuyordu... kesin bir kanıt bulması gerekiyordu... ama davide kimse inanmadı... ve o gün çok gün yorulmuştu 2 saat sonra yattı pipe bir kaç saat sonra teleskopla bakarken dünyaya yaklasan kara bir nesnenin kendisini gördü... pipe:aman allahım bu ne! saat 02.00 dı hemen . cebini kullanarak antony i aradı pipe:david haklıydı antony:ne ! istersen teleskopla bak... antony teleskopla baktı ve antony:aman tanrım antony: çok büyük.. antony hemen davidi aradı antony:david ,david david:alo antony:haklıydın üzerimize bir nesne geliyor... david:nesnemi antony: haklıydın kardes hepimiz yanıldık david:dünyaya bir kaç saat içinde varabilir... antony:çok hızlı hareket ediyo bu nesne her an dünyaya varabilir... antony alberti aradı: albert:evet antony antony:efendim dünya ya yaklaşan büyük bir nesne var... albert:evet antony:dünya tehlike arz ediyo albert:3 ünüz derhal amerikaya gelin ne yapacağımıza karar veririz... yarım saat içinde varırsınız... 30 dakka sonra amerikaya vardılar. artık kıyamet kopmak üzereydi... david,antony ve pipe amerikaya gelir gelmez amerikanın bilim merkezine (nasa )götürüldüler... albert:burası bizim bilim merkezimiz... haber verdim bas cavuş mike buraya birbirinden özel seçilmiş 250 askeri ile geliyor... tam 60 tane holikopter... burayıda inanılmaz savunacaz düşman neye uğradığını şaşıracak... siz gelmeden önce 2 tane uzun menzilli top getirdim bu bilim . merkezine... bilim merkezine yarım saat sonra mike ve askerleri geldi mike:geldik komutanım... burayı muhtesem savunacaz... bütün düdyayada alarm verildi... herkes silahlanıyor... bütün dünya seferber olmuştu bu savaşa hazırdı... mike:komutanım buraya birbirinden seçilmiş 50 askerimizi bırakacaz burası süper korunacaktır... mike çok iyi bir askerdi ayrıca iyi bir komutandı savas konusunda her türlü bilgiye sahipti... mike:efendim biz ayrılıyoruz albert:asker yolun açık olsun üsse 4 tane holikopter bıraktılar... ve 56 tane holikopter ile üsten ayrıldılar... yarım saat sonra kara bir bulut belirdi... holikopterlerle ryastryous birbine inanılmaz derecede yakındı mike:inanmıyorum hepimiz ölecez. - ryastryous korkunç görüntüsüyle gözüktü askerlere ve ryastryous tüm holikopterlerin yere çakılmasını sağladı(basınç yoluyla) ve 56 holikopterin hepsi birden yere çakıldı ryastryous ilk önce ingilterede bir köye çıkarma yaptı... yaklaşık 20.000 kişi köy yakıldı herkes canını kurtarmak için canla başla mücadelesine rağmen kimse kurtulamadı... bilim merkezinden köyün yandığı gözüküyordu... çok vahşice bir saldırı gerçeklesmişti... pipe:abi ilerde duman görülüyor... albert:pipe senin gözetiminde 5 asker daha veriyorum oraya git ve durumu incele pipe :peki pipe 5 tane asker seçti... ve köye doğru yol aldılar.... bu arada ryastryous(gemi) bilim merkezine doğru yaklaşmaktaydı.... pipe ve 5 asker köye yalklaşamıyor... çünkü etraf düşman kaynıyordu... pipe:bence fazla ilerlemeyelim... hatta geri dönelim... askerler de kabul etti çünkü etraf düşman kaynıyordu... ne yazıkki düşmanlar pipe ve yanındaki askerleri gördü... ve bir tane tros füzesi üzerlerine ayarlandı pipe sanki durumu anlamışcasına pipe:beyler çabuk ayrılalım burdan hatta dağılalım... askerler hiç düsmeden okey dediler ve hızlıca hareket ettiller... ancak tros füzesi onlardan daha hızlıydı sadece pipe yaralı olarak kurtulabilmişti.. tros füzesi (lazerle çalısan geniş bir alanı yok eden füzedir) pipe bilim merkezine doğru gidemiyor cünkü hertarafta düşman kaynıyordu... düşman bilim merkezine saldırmak üzereydi... pipe hiç bir sey yapamıyacak durumdaydı... pipe hiç ilerleyemiyor çünkü bilim merkezi kusatma altına alınacak düzeyde ve tek basına david:gözüktüler topları hazırlayın askerler ve görevliler hazır olsun... herkes hazırdı... ve düşman bilim merkezi ne doğru tarruza başladı hemde 4 koldan... toplar yetersiz oluyordu. askerler birbir ölüyordu... ve toplardan biri patladı... yani isabet aldı... düşman sızmak üzereydi... david bir planım var dedi doğrudan binaya girelim dedi... david ,antony,albert binanın içine girdiler orda saklanmayı tercih ettiler... ardından diğer top da isabet aldı... askerler birer birer ölüyordu... pipe gizlice(sessizce) bilim merkezinine gitmeye karar verdi... pipe sonunda bilim merkezini (askeri tesise girdi) askerler:abicim biz dayanamıyacaz düşman çok sert birden bir tros füzesi daha tesisi vurdu ve yanındaki askerler öldü... artık kimse korumuyordubilim merkezini sadece pipe . kalmıştı... birden gökyüzünde ryastryous belirdi (gemi) yeryüzünü sallıyordu... pipe ne yapacağını şasırmış durumda yere düstü... ryastryous bilim mekezini vurdu. ve bina çöktü... pipe ne olduğunu anlamadı... pipe yere yıkıldı... düşman da tesisteydi... pipe ın da kaçacak yeri kalmamıştı |
Cevapla:
Bütün konular: 333
Bütün postalar: 3639
Bütün kullanıcılar: 54
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse